فَيَا مُنْشِدًا نَظْمِى [1] fıkrasında dahi Hazret-i Şeyhin (r.a.) muhatabı şüphesiz Bediüzzaman Molla Said'dir (r.a.).
Elhasıl: Şu acip kasidesinin âhirindeki şu beş beyitte beş kelime, medar-ı nazar-ı Şeyh ve mahall-i hitab-ı Gavsîdir. Ve o beş kelime ise,
لِمُرِيدِى ve وَمُرِيدِى ve وَمُنْشِدًا ve وَقَادِيرِىٌّ ve وَسَعِيدًا... [2]
lâfızlarıdır. Said'in dahi iki lâkabı olan "Nursî", "el-Kürdî"; iki ismi "Molla Said", "Bediüzzaman" bu beş kelimede bulunur. Hazret-i Gavs'ın medar-ı teveccüh ve hitabı olan şu beş kelimesinde, âşikâr bir surette, mezkûr iki isim ve lâkab, ilm-i cifir kaidesinde makam-ı ebced ile görünmesi şüphe bırakmıyor ki, Hazret-i Şeyh kasidesinin âhirinde onunla konuşuyor, ona teselli verip teşci ediyor, وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّقِينَ [3] sırrıyla muvaffakıyetine teminat veriyor.
لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلاَّ اللهُ [4]* وَاللهُ اَعْلَمُ بِالصَّوَابِ * [5]
فَيَا مُنْشِدًا نَظْمِى fıkrasında, نَظْمِى kelimesi, makam-ı ebcedîsi bin olup, رِسَالَةِ النُّورِ iki farkla رَسَائِلُ كِتَابِ النُّورِ 'un—iki medde sayılmazsa ve şedde de lâm sayılsa,—makam-ı ebcedîsi yine bindir. Demek فَيَا مُنْشِدًا نَظْمِى فَقُلْهُ وَلاَ تَخَفْ fıkrasının meal-i gaybîsi şudur ki: