yetmiş bir defa Sekine ve İsm-i Âzam denilen Esma-i Sitte-i Meşhureyi bin üç yüz mükerrer âyetle okuyan ve Âl-i Beytin mânevî ve gayet mühim bir mirası ve bir maden-i feyzi olan Cevşenü'l-Kebîr'i kendine üstad eden ve bidayette her günde bir defa bazan iki-üç defa tamamını okuyan ve talebelerine tavsiye eden adam, Risale-i Nur müellifidir. Hem madem iki kasidenin sarahata yakın altı yerinde ondan haber veriyor. Hattâ yalnız فَيَا حَامِلَ اْلاِسْمِ الَّذِى جَلَّ قَدْرُهُ [1] makamında dahi altı satırda altı defa لاَ تَخْشَ [2] ile bu zamanın en müthiş hâdisesi olan harb-i umumîyi gösterip o harpte ilimce ve şeriatça ve şahısça korkulara düşen bir şakirdini teşci' eden bu altı satır bilâistisna on üç cümlesiyle on üç defa aynı şakirdinin başına parmak basıyor. Ve on üç seneden beri İsm-i Âzama devam eden o şakirdin tarih-i hayatının on üç vakıat-ı mühimmesine on üç surette işaret ve umum işaretler birbirine kuvvet verip ittifak ettikleri adam, Risale-i Nur müellifidir. Elbette bu mezkur dokuz hakikat gayet kat'i bir surette netice verir ki Hz. Ali (r.a.) Ercüze ve Celcelûtiye'sinde Risale-i Nur'u alkışlıyor, haber veriyor ve müellifi ile konuşuyor, teselli ediyor.
اَلْعِلْمُ عِنْدَ اللهِ، وَاللهُ اَعْلَمُ بِالصَّوَابِ * [3] Haşiye