keramet-i gaybiyesidir. Resul-i Ekremden (a.s.m.) ders almış, ümmete ders vermiş. Evet لاَ تَخْشَ [1] cifir ve ebced hesabıyla bin üç yüz otuz bir (1331) eder. Çünkü لاَ تَخْشَ deki خ altı yüz ت dört yüz ' ش üç yüz لا otuz bir eder, mecmuu bin üç yüz otuz bir (1331) eder لاَ تَخْشَ مِنْ سَيْفٍ وَلاَ طَعْنِ خَنْجَرٍ [2] fıkrasındaki مِنْ سَيْفٍ وَلاَ طَعْنِ خَنْجَرٍ [3] cümlesi سَيْفٍ ahirindeki tenvin nun sayılmak şartıyla bin üç yüz dokuz eder (1309). İşte o tarih ise لاَ تَخْشَ hitabına mazhar olan Risale-i Nur müellifini adet-i mahalliye ve silah-ı millî olan seyf ve hançe-
rin hücumuna hedef olduğu, seyf ve hançeri beraberinde taşımaya mecbur olduğu ve kıskançlık sebebiyle Siirt'te âlimler ve talebelerin büyük bir münazaa ve kavgalarına maruz bulunduğu hengama tam tamına tevafuk eder. Bu tevafuk ise sair fıkraların ittifakıyla kuvvetleniyor. Îmadan, işaret belki delalet derecesine çıkıyor. وَلاَ تَخْشَ مِنْ رُمْحٍ وَلاَ شَرٍّ اَسْهَمَتْ [4] fıkrasındaki وَلاَ شَرٍّ اَسْهَمَتْ [5] cümlesinde şeddeli "re" iki "re" ve üstündeki tenvin "nun" sayılmak şartıyla bin iki yüz doksan üç (1293)[6] eder. İşte bu tarih Rus'un Âlem-i İslâmın felaketine sebep olan doksan üç dehşetli harbin zamanına ve Risale-i Nur müellifinin tarih-i veladetine tam tamına tevafuku şüphesiz kasdi bir işaret-i gaybiyedir. Eğer şeddeli "re" bir sayılsa ve tenvin sayılmazsa o vakit وَلاَ تَخْشَ مِنْ رُمْحٍ وَلاَ شَرٍّ اَسْهَمَتْ satırındaki رُمْحٍ وَلاَ شَرٍّ اَسْهَمَتْ [7] fıkrası bin iki yüz doksan bir (1291) eder.