yakın Risale-i Nur'u mânâsıyla ve cifirle göstermesi burada فَيَا حَامِلَ اْلاِسْمِ fıkrasında dahi Risale-i Nur şakirtlerine teselli ve teminat vermekle hususi bir surette baktığını kuvvetli teyid ediyor. Bu emareleri teyid eden şu noktadır ki, kaside-i Celcelûtiye umumiyeti itibariyle Süryânî, İbranî, esma-i İlâhiyeyi ve süver-i Kur'âniyeyi şefaatçı yapıp hususi münacat olduğu halde başta
بَدَئْتُ بِبِسْمِ اللهِ رُوحِى بِهِ اهْتَدَتْ * اِلٰى كَشْفِ اَسْرَارٍ بِبَاطِنِهِ انْطَوَتْ * [1]
fıkrasıyla gösteriyor ki, bazı esrar-ı gaybiyenin keşfinden bahsedecek yalnız bir-iki yerde hususi münacât ve duadan istikbale bakar tarzı var ki, birisi; اَقِدْ كَوْكَبِى بِاْلاِسْمِ نُورًا [2] 'den başlıyor, o üç satırda üç defa kuvvetli işaretle mânâ ve cifirle Risale-i Nur'u gösteriyor. İkinci yer ise; فَيَا حَامِلَ اْلاِسْمِ الَّذِى جَلَّ قَدْرُهُ [3] ile başlayan üç satırında üç kuvvetli işaretle Risale-i Nur şakirtlerine bakıyor. Yetmiş defa yüz ihtimal içinde bir sahifenin açılması tesadüf olmadığı gibi bu tarzdaki îmalar, emareler, işaretler elbette tesadüfî olamaz. Belki bir keramet-i gaybiyedir, Kur'ân-ı Hakîmin hizmetkârlarına bir ikramdır.
ba