semavî tayyarelerden bombalar başlarına inecek ve semavî taşlar yağdırmasına mukaddemesi olacak diye haber veriyor.
Ve فِى تَضْلِيلٍ [1] aynen bin üç yüz altmış (1360) tarihini gösterip, dalâletin cezası olarak kavm-i Lût'un başına gelen ahcar-ı semaviyeyi andıran semavî taşlar o tarihlerden sonra geleceğini haber verip tehdit ediyor. Ve Risale-i Nur'un "Sûre-i Fîl" nüktesine ait beyanatı içinde haşiyeli bu cümle var:
"Evet, bu tokatlardan pürşer beşer, şirkten şükre girmezse ve Kur'ân'a tarziye vermezse, melâike elleriyle de ahcâr-ı semaviye başlarına yağacağını bu sûre bir mânâ-yı işârî ile tehdit ediyor."
İşte bu fıkra doğrudan doğruya bu taşlara işareti olmasına iki emâre var.
Birincisi: Şimdiye kadar gelen semavî taşlar bir iki karış oldukları halde, böyle yirmi beş metre uzunluğunda ve on metre genişliğinde dağ gibi taşlar, elbette semavatın dinsizliğe karşı bir alâmet-i hiddetidir. Sûre-i Fîl mu'cizâne ona bakması, onun tefsiri, ona işaret etmesi, hakikattir. O hadisenin o ihbara liyakati var. Çünkü emsalsizdir.
İkinci emâresi: Bütün zemin yüzünü ve nev-i beşeri tehdit eden dehşetli bir dinsizliğin merkezlerine gelmesidir. Ve dinsizler bunu hissetmişler ki, küçücük hadiseleri ehemmiyetle neşrettikleri halde, bir iki aydır bu acip, dehşetli hadiseyi, ellerinden geldiği kadar şâşaalandırmamaya çalışmışlar.
• • •