Her tarafta yükselip hem de hâkim olacak. İ'câzının beyanı zamanı da gelecek. O sâile cevaben dedim: İ'câz-ı Kur'ânî
Yedi menâbi-i külliyeden tecellî, hem yedi anâsırdan terekküp eder.
Birinci menba: Lâfzın fesâhatinden selâset-i lisanı,
Nazmın cezaletinden, mânâ belâğatinden, mefhumların bedâatinden, mazmunların beraatinden, üslûpların garabetinden birden tevellüt eden bârika-i beyanı,
Onlarla oldu mümteziç, mizac-ı i'câzında acip bir nakş-ı beyan, garip bir san'at-ı lisanı. Tekrarı hiçbir zaman usandırmaz insanı.
İkinci unsur ise, umur-u kevniyede gaybî olan esasat, İlâhî hakaikten, gaybî olan esrardan, gaybî-yi âsümânî.
Mazide kaybolan gaybî olan umurdan, müstakbelde müstetir kalmış olan ahvalden birden tazammun eden bir ilmü'l-guyub hızanı,
Âlemü'l-guyub lisanı, şehadet âlemiyle konuşuyor erkânı, rumuz ile beyanı, hedef nev-i insanî, i'câzın bir lem'a-i nuranî.
Üçüncü menba ise, beş cihetle harika bir câmiiyet vardır: Lâfzında, mânâsında, ahkâmda, hem ilminde, makàsıdın mizanı.
Lâfzı tazammun eder pek vâsi ihtimâlât, hem vücuh-u kesire ki herbiri nazar-ı belâğatte müstahsen, Arabiyece sahih, sırr-ı teşrii lâyık görüyor anı.
Mânâsında meşârib-i evliya, ezvâk-ı ârifîni, mezâhib-i sâlikîn, turuk-u mütekellimîn, menâhic-i hükema, o i'câz-ı beyanı