Temessülün aksâmı muhtelifedir
Âyinede temessül, münkasım dört surete: Ya yalnız hüviyet, ya beraber hâsiyet, ya hüviyet hem şule-i mahiyet, ya mahiyet hüviyet.
Eğer misal istersen, işte insan ve hem şems, melek ve hem kelime. Kesifin timsalleri, âyinede oluyor birer müteharrik meyyit.
Bir ruh-u nuranînin, kendi mir'atlarında timsalleri oluyor birer hayy-ı murtabıt. Aynı olmazsa eğer, gayrı dahi olmayıp,
birer nur-u münbasıt.
Ger şems hayevân olaydı, olur harareti hayatı, ziya onun şuuru. Şu havassa mâliktir âyinede timsali.
İşte budur şu esrarın miftahı: Cebrail hem Sidrede,[1] hem suret-i Dıhye'de, meclis-i Nebevîde,[2]
Hem kim bilir kaç yerde! Azrail'in bir anda
Allah bilir kaç yerde ruhları kabz ediyor. Peygamberin bir anda,[3]
Hem keşf-i evliyada, hem sadık rüyalarda ümmetine görünür, hem haşirde umum ile şefaatle görüşür.
Velilerin abdalı, çok yerlerde bir anda zuhur eder, görünür.
• • •
Müstaid, müçtehid olabilir; müşerri' olamaz
İçtihadın şartını hâiz olan her müstaid, ediyor nefsi için nass olmayanda içtihad. Ona lâzım, gayra ilzam edemez.