Şeriat, yüzde doksanı müsellemât-ı şer'î, zaruriyât-ı dinî birer elmas sütundur.
İçtihadî, hilâfî, fer'î olan mesâil, yüzde ancak on olur. Doksan elmas sütunu, on altının sahibi
Kesesine koyamaz, ona tâbi kılamaz. Elmasların madeni, Kur'ân ve hem hadistir. Onun malı; oradan her zaman istemeli.
Kitaplar, içtihadlar Kur'ân'ın âyinesi, yahut dürbün olmalı. Gölge, vekil istemez o Şems-i Mu'cizbeyan.
• • •
Mubtıl, bâtılı hak nazarıyla alır
İnsandaki fıtratı mükerrem olduğundan, kasten hakkı arıyor. Bazan gelir eline, bâtılı hak zanneder; koynunda saklıyor.
Hakikati kazarken, ihtiyarı olmadan dalâl düşer başına; hakikattir zanneder, kafasına geçirir.
Kudretin âyineleri çoktur
Kudret-i Zülcelâlin pek çoktur mir'atları. Herbiri ötekinden daha eşeff ve eltaf pencereler açıyor bir âlem-i misale.
Sudan havaya kadar, havadan tâ esire, esirden tâ misale, misalden tâ ervâha, ervahtan tâ zamana, zamandan tâ hayale,
Hayalden fikre kadar muhtelif âyineler, daima temsil eder şuûnât-ı seyyâle.
Kulağınla nazar et âyine-i havaya: Kelime-i vahide, olur milyon kelimat.
Acip istinsah eder o kudretin kalemi, şu sırr-ı tenasülât.