Bir kudret-i zâtiyedir, hem ezelî; acz tahallül edemez.
Onda merâtip olmayıp, mevâni tedahül edemez. İsterse küll, isterse cüz, nisbet tefavüt eylemez.
Çünkü herşey bağlıdır herşey ile. Herşeyi yapamayan birşeyi de yapamaz.
• • •
Kâinatı elinde tutamayan zerreyi halk edemez
Tesbih gibi nazmeyleyip kaldıracak arzımızı, şümûsu, nücumu, hasra gelmez,
Şu fezanın başına, hem sinesine takacak öyle kuvvetli ele bir kimse mâlik olmaz.
Dünyada hiçbir şeyde dâvâ-yı halk edip iddia-yı icad edemez.
İhya-yı nev', ihya-yı fert gibidir
Mevt-âlûd bir nevm ile kışta uyuşmuş bir sinek, nasıl onun ihyası kudrete ağır gelmez.
Şu dünyanın mevti de, ihyası da öyledir. Bütün zîruh ihyası onda fazla nazlanmaz.[1]
Tabiat bir san'at-ı İlâhiyedir
Değil tâbi' tabiat, belki matba'. Değil nakkâş, o belki bir nakıştır. Değil fâil, o kabildir. Değil masdar, o mistardır.
Değil nâzım, o nizamdır. Değil kudret, o kanundur. İradî bir şeriattir, değil haric-i hakikattar.
Vicdan, cezbesi ile Allah'ı tanır
Vicdanda mündemiçtir bir incizap ve cezbe. Bir câzibin cezbiyle daim olur incizap.