Sebep sırf zâhirîdir
İzzet-i azamet ister ki, esbab-ı tabiî perdedar-ı dest-i kudret ola aklın nazarında.
Tevhid ve celâl ister ki, esbab-ı tabiî, dâmenkeş-i tesir-i hakikî olaHaşiye kudret eserinde.
• • •
Vücut âlem-i cismanîde münhasır değil
Vücudun hasra gelmez muhtelif envâını, münhasır olmaz, sıkışmaz şu şehadet âleminde.
Âlem-i cismanî bir tenteneli perde gibi şule-feşan gaybî avâlim üzerinde.
Kalem-i kudrette ittihad, tevhidi îlân eder
Eser-i itkan-ı san'at, fıtratın her köşesinde bilbedâhe reddeder esbabının icadını.
Nakş-ı kilkî, ayn-ı kudret; hilkatin her noktasında bizzarure reddeder vesaitin vücudunu.
Birşey herşeysiz olmaz
Kâinatta serbeser sırr-ı tesanüd müstetir, hem münteşir. Hem cevânibde tecavüb, hem teâvün gösterir.
Ki yalnız bir kudret-i âlemşümuldür yaptırır, zerreyi her nisbetiyle halk edip yerleştirir.
Kitab-ı âlemin her satırıyla her harfi hayy; ihtiyaç sevk ediyor, tanıştırır.