Sözlerde şu hakikatin ispatına dair olan izahatla iktifa edip, misal olarak mecmu-u Kur'ân'ı birden gösteriyorum.
İKİNCİ NURU
Kur'ân-ı Hakîmin, âyetlerinin hâtimelerinde gösterdiği fezlekeler ve Esmâ-i Hüsnâ cihetindeki üslûb-u bediîsinde olan meziyet-i i'câziyeye dairdir.
İhtar: Şu İkinci Nurda çok âyetler gelecektir. O âyetler, yalnız İkinci Nurun misalleri değil, belki geçmiş mesâil ve Şuaların misalleri dahi olurlar. Bunları hakkıyla izah etmek çok uzun gelir. Şimdilik ihtisar ve icmâle mecburum. Onun için, gayet muhtasar bir tarzda, şu sırr-ı azîm-i i'câzın misallerinden olan âyetlere birer işaret edip, tafsilâtını başka vakte tâlik ettik.
İşte, Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyan, âyetlerin hâtimelerinde galiben bazı fezlekeleri zikreder ki, o fezlekeler, ya Esmâ-i Hüsnâyı veya mânâlarını tazammun ediyor; veyahut, aklı tefekküre sevk etmek için akla havale eder, veyahut makàsıd-ı Kur'âniyeden bir kaide-i külliyeyi tazammun eder ki, âyetin tekid ve teyidi için fezlekeler yapar. İşte o fezlekelerde Kur'ân'ın hikmet-i ulviyesinden bazı işarat ve hidayet-i İlâhiyenin âb-ı hayatından bazı reşaşat, i'câz-ı Kur'ân'ın berklerinden bazı şerarat vardır. Şimdi, pek çok o işarattan yalnız on tanesini icmalen zikrederiz. Hem pek çok misallerinden birer misal ve herbir misalin pek çok hakaikından yalnız herbirinde bir hakikatin meâl-i icmâlîsine işaret ederiz. Bu on işaretin ekserîsi, ekser âyetlerde müctemian beraber bulunup hakikî bir nakş-ı i'câzî teşkil ederler. Hem misal olarak getirdiğimiz âyetlerin ekserîsi, ekser işârâta misaldir. Biz yalnız her âyetten bir işaret göstereceğiz. Misal getireceğimiz âyetlerden, eski Sözlerde bahsi geçenlerin yalnız meâline bir hafif işaret ederiz.
BİRİNCİ MEZİYET-İ CEZÂLET: Kur'ân-ı Hakîm, i'cazkâr beyanatıyla Sâni-i Zülcelâlin ef'al ve eserlerini nazara karşı serer, bast eder. Sonra, o âsar ve