Ey ahsen-i takvimde yaratılan ve sû-i ihtiyarıyla esfel-i sâfilîn tarafına giden insan-ı gafil! Beni dinle. Ben de senin gibi gençlik sarhoşluğuyla, gaflet içinde dünyayı hoş ve güzel gördüğüm halde, gençlik sarhoşluğundan ihtiyarlık sabahında ayıldığım dakikada, o güzel zannettiğim, âhirete müteveccih olmayan dünyanın yüzünü nasıl çirkin gördüğümü ve âhirete bakan hakikî yüzü ne kadar güzel olduğunu, On Yedinci Sözün İkinci Makamındaki iki levha-i hakikate bak, sen de gör.
Birinci levha: Ehl-i dalâlet gibi, fakat sarhoş olmadan, gaflet perdesiyle eskiden gördüğüm ehl-i gaflet dünyasının hakikatini tasvir eder.
İkinci levha: Ehl-i hidayet ve huzurun hakikat-i dünyalarına işaret eder. Eskiden ne tarzda yazılmış, o tarzda bıraktım. Şiire benzer, fakat şiir değillerdir.
سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَۤا اِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ * [1]
رَبِّ اشْرَحْ لِى صَدْرِى * وَيَسِّرْ لِىۤ اَمْرِى * وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانِى * يَفْقَهُوا قَوْلِى * [2]
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى الذَّاتِ الْمُحَمَّدِيَّةِ اللَّطِيفَةِ اْلاَحَدِيَّةِ شَمْسِ سَمَۤاءِ اْلاَسْرَارِ وَمَظْهَرِ اْلاَنْوَارِ وَمَرْكَزِ مَدَارِ الْجَلاَلِ وَقُطْبِ فَلَكِ الْجَمَالِ * اَللّٰهُمَّ بِسِرِّهِ لَدَيْكَ * وَبِسَيْرِهِۤ اِلَيْكَ * اٰمِنْ خَوْفِى * وَاَقِلْ عُثْرَتِى * وَاذْهِبْ حُزْنِى وَحِرْصِى * وَكُنْ لِى وَخُذْنِى اِلَيْكَ مِنِّى * وَارْزُقْنِى الْفَنَۤاءَ عَنِّى وَلاَ تَجْعَلْنِى مَفْتُونًا بِنَفْسِى * مَحْجُوبًا بِحِسِّى * وَاكْشِفْ لِى عَنْ كُلِّ سِرِّ مَكْتُومٍ * يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ * يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ * يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ * وَارْحَمْنِى وَارْحَمْ رُفَقَۤائِى * وَارْحَمْ اَهْلَ