وَرَقْهَارَا زَبَانِ دَارَنْد هَمَه "هُوَ هُوَ" ذِكْرآرَنْد بَدَرْ مَعْنَاىِ: حَىُّ حَىْ
Madem ağaçlar birer ceset oldu. Bütün yapraklar dahi diller oldu. Demek herbiri, binler dilleriyle, havanın dokunmasıyla Hu, Hu zikrini tekrar ediyorlar. Hayatlarının tahiyyâtıyla, Sâniinin Hayy-ı Kayyûm olduğunu ilân ediyorlar.
چُو "لاَ اِلٰهَ اِلاَّ هُو" بَرَابَرْ مِيزَنْد هَرْ شَىْ
Çünkü, bütün eşya [1] لاَ اِلٰهَ اِلاَّ هُو deyip, kâinatın azîm halka-i zikrinde beraber zikrederek çalışıyorlar.
دَمَادَمْ جُويَدَنْد "يَا حَقْ" سَرَاسَرْ گُويَدَنْد: "يَا حَىْ" بَرَابَرْ مِيزَنَنْد: "اَللهْ"
Vakit-be-vakit, lisan-ı istidat ile, Cenâb-ı Haktan hukuk-u hayatını "Yâ Hak" deyip hazine-i rahmetten istiyorlar. Baştan başa da, hayata mazhariyetleri lisanıyla "Yâ Hayy" ismini zikrediyorlar.
فَيَا حَىُّ يَا قَيُّومُ بِحَقِّ اِسْمِ حَىِّ قَيُّومِ حَيَاتِى دِهْ بَايِنْ قَلْبِ پَرِيشَانْ رَا اِسْتِقَامَتْ دِهْ بَايِنْ عَقْلِ مُشَوَّشْ رَا... اٰمِينْ
ba