Evet kardeşlerim,
Risale-i Nur, öyle bir ziyâ-ı hakikat, öyle bir burhan-ı hak ve bir sirâc-ı hakikat neşrediyor ve iki cihanın saadetini temin edecek, Kur'ân ve imân hakikatlarını ders veriyor ve öyle bir lutf-u İlâhîdir ki, yirmi beş seneden beri, çoluk-çocuk, genç-ihtiyar, kadın-erkek, muallimi, feylesofu, talebesi, âlimi, mutasavvıfı gibi, herbir tabaka-i insâniye, bu Nur'un âşıkı, bu Nur'un pervânesi, bu Nur'un meclûbu, bu Nur'un muhibbi olmuşlar; bu Nur'a koşmuşlar, bu Nur'un sinesine atılmışlar, bu Nur'dan medet istemişler. Milyonlarca bahtiyar kimselerden müteşekkil muazzam bir kitle bu nurla nurlanıp, bu nurla kurtulmuşlardır.
Mahzen-i mu'cizat ve mu'cize-i kübrâ olan Kur'ân-ı Azimüşşânın hakiki bir tefsiri olan Risale-i Nur o kadar merakâver, o kadar câzibedâr, o kadar dehşetli ve muazzam hakikatları ders veriyor ve mesâili ispat ediyor ki, imân ve İslâmiyetin kıt'alar genişliğinde inkişaf ve fütûhâtına medâr oluyor ve olacaktır.
Evet Risale-i Nur, kalblere o derece bir aşk ve muhabbet, ruhlara o kadar bir vecd ve heyecan vermiş, akıl ve mantıkları öyle bir tarzda ikna etmiş ve öyle bir itmi'nan-ı kalb hâsıl etmiştir ki, milyonlarca Nur talebelerine, kendini defalarca okutmuş, yazdırmış ve bir ömür boyunca mütalâa ettirmiş ve senelerden beri âdeta kendi kendini neşretmiştir.
Aziz kardeşlerim,
Ecnebî parmağıyla idare edilen zındıka komiteleri, İslâmiyeti imha için, İslâm memleketlerinde, bilhassa Türkiye'de, öyle desiselerle entrikalar çevirmişler, hâince dolaplar döndürmüşler, hunharâne ve vahşiyâne zulümler irtikâb ve şeytanî ve menfur plânlar tatbik etmişler ve iğfalâtta bulunmuşlar; iblisâne, sinsî metodlar takip etmişler ve kardeşi kardeşe çarpıştırmışlar ve öyle aldatıcı yalan ve propagandalar ve yaygaralar yapmışlar, fitne ve fesad ve tefrika tohumları saçmışlardır ki; bunlar İslâmın bünyesinde derin rahneler açmış ve büyük tahribatlar yapmıştır.