Bu hakikate on iki kapı ile girilir; On İki Hakikat ile o kapılar açılır. En kısa ve basitten başlarız.
ba
BİRİNCİ HAKİKAT
Bâb-ı Rububiyet ve Saltanattır ki, ism-i Rabbin cilvesidir.
Hiç mümkün müdür ki, şe'n-i Rububiyet ve saltanat-ı Ulûhiyet, bahusus böyle bir kâinatı, kemâlâtını göstermek için gayet âli gayeler ve yüksek maksatlarla icad etsin; onun gayât ve makàsıdına karşı iman ve ubûdiyetle mukabele eden mü'minlere mükâfatı bulunmasın ve o makàsıdı red ve tahkirle mukabele eden ehl-i dalâlete mücazat etmesin?
İKİNCİ HAKİKAT
Bâb-ı Kerem ve Rahmettir ki, Kerîm ve Rahîm isminin cilvesidir.
Hiç mümkün müdür ki, gösterdiği âsâr ile nihayetsiz bir kerem ve nihayetsiz bir rahmet ve nihayetsiz bir izzet ve nihayetsiz bir gayret sahibi olan şu âlemin Rabbi, kerem ve rahmetine lâyık mükâfat, izzet ve gayretine şayeste mücazatta bulunmasın?
Evet, şu dünya gidişatına bakılsa görülüyor ki, en âciz, en zayıftan tut,Haşiye ta en kavîye kadar her canlıya lâyık bir rızık veriliyor. En zayıf, en âcize en iyi rızık veriliyor. Her dertliye ummadığı yerden derman yetiştiriliyor. Öyle ulvî bir